Sevgili dostlar, eğer Denizli’ye Pamukkale Travertenleri ve Hierapolis Antik Kenti için geliyorsanız bu coğrafyada mutlaka görmeniz gereken muhteşem bir antik kent daha olduğunu unutmayın. Laodikya Antik Kenti.
Laodikya, benim Denizli’ye ikinci kez gelme sebeplerimin başında geliyor. Fakat onun bu kadar etkileyici ve tarihsel olarak ayırt edici pek çok özelliğe sahip olduğunu bilmiyordum açıkçası. Sıcağa ve yorgunluğa rağmen büyük bir şaşkınlıkla ve merakla antik kenti gezdiğimizi unutamıyorum:)
Peki Laodikya’yı bu kadar özel kılan nedir? Neden daha fazla ilgiyi hak ediyor? Bu sorular ışığında sizlere Laodikya hakkında çok detaya girmeden kısaca önemli bilgiler vereyim.
Laodikya, Denizli’nin 6 km kuzeyinde yer alıyor. Kent, M.Ö. 3. yüzyılın ortalarında Seleukos Kralı II. Antiokhos tarafından karısı Laodike adına kurulmuş. Dolayısıyla kent, Helenistik Dönem’den izler taşımakta. Daha sonra Roma’nın eline geçtiğinde Laodikya’da geniş çaplı bir imar faaliyeti gerçekleştiğini görüyoruz. Oldukça geniş bir alana yayılan antik kentin içerisinde Anadolu’nun en büyük stadyumu, meclis binası, 2 tiyatro, 4 hamam, 5 agora, 5 anıtsal çeşme, 2 anıtsal giriş kapısı pek çok tapınak ve anıtsal cadde yer alıyor. Ne kadar büyük ve görkemli bir kent olduğunu artık siz hayal edin 🙂
Tüm bu görkemli yapıları Anadolu’nun pek çok antik kentinde zaten görüyoruz. Peki Laodikya’yı diğer antik kentlerden ayıran ve ona kutsallıktan katan şey ne? Laodikya, Hristiyanlığın ilk 7 kilisesinden birine sahip arkadaşlar. Bu yapı İncil’de de adı geçen, Hristiyanlık dünyasının en eski ve en önemli kutsal yapılarından biri. Dolayısıyla yapı bir hac kilisesidir
ve Laodikya M.S. 4. yüzyıldan itibaren Kutsal Hac Merkezi olma gibi dinsel bir özelliğe sahip olmuştur.
Kilise içerisinde bir kısmı gün yüzüne çıkarılmış olan mozaikleri gördüğümüz zaman Laodikya için aslında ne kadar isabetli bir karar vermiş olduğumuzu çok daha iyi anladık 🙂 Tabii kilisenin keşfinin de Laodikya için ne kadar önemli olduğunu… 🙂
Kentte kazı çalışmaları devam ediyor. Pek çok sütunu ayağa kaldırabilmişiz. Özellikle tapınak kalıntıları oldukça görkemli duruyor. Birkaç gün önce ise kazılarda yaklaşık 2 bin yıllık muhteşem bir rahip portresi bulunmuş. Laodikya’nın ileride çok daha değerli bir yer olacağından şüphem yok. İlk fırsatta yeniden görmeye geleceğim.
Siz de mutlaka rotaya eklemeli ve en kısa zamanda görmelisiniz. Denizli ziyaretiniz sadece Pamukkale ile sınırlı kalmasın 🙂