Sevgili dostlar Uşak’taki tarihsel yolculuğumuzun 3. durağı Pepouza Manastırı. Yine birlikte Hristiyanlık inancının Anadolu’daki ilk izlerine gideceğiz ve dönemin yapılmış en etkileyici kaya oyma manastırını göreceğiz.
Burası aslında Uşak’a gelme nedenimdi. Manastırı Bünyad Dinç’in “Öteki Anadolu” kitabında görmüş ve çok etkilenmiştim. E tabii rotaya eklemeden gidip görmeden de olmazdı 🙂 Fotoğrafları gördükten sonra siz de muhtemelen aynı tepkiyi verdiniz. Türkiye’de böyle bir yer mi varmış ?
Evet var. Ama bilmeniz gereken önemli bir şey daha var ki o da berbat ötesi bir yolu olduğu. Bozuk yoldan vadi tabanına kadar arabayla indikten sonra yaklaşık 15 20 dakika vadi içinde yürümeniz gerekiyor. Daha sonra sol üstte manastırı göreceksiniz. Karşınızda yükselen, büyük bir kaya kütlesine ustaca işlenmiş bu üç katlı manastırın tarihsel olarak ayırt edici bir özelliği var. Pepouza, Hristiyanlığın ilk mezheplerinden Montanizmin merkezi. O dönemde oldukça etkili olan bu mezhep giderek genişler, Afrika ve Avrupa gibi büyük bir coğrafyada bile taraftar bulur. Ama ilerleyen yıllarda Hristiyanlığı resmi din ilan eden Roma, bu mezhebi görüşlerinden ötürü sapkın ilan edince 550 yılında Bizans orduları Pepouza’yı yerle bir eder ve böylece Montanizm tarih sahnesinden çekilir.
Erken Hristiyanlık döneminde bu tip yapıların neden ulaşılması zor yerlere yapıldığından daha önce bahsetmiştim. Ama günümüzde niye hala böyle zor ulaşıyoruz anlayabilmiş değilim 🙂 Üstelik tarihsel olarak bu kadar önemliyken. Anadolu’nun bu kültür hazinelerine daha fazla sahip çıkmalı ve daha çok değer vermeliyiz.
Siz de Ulubey Kanyonu’nun kollarından birine saklanmış bu değerli hazineyi mutlaka rotaya ekleyin ve en kısa sürede gidip keşfedin 🙂