Sevgili dostlar, bundan önceki yazılarımda ülkenin Batı’sından görülmeye değer pek çok doğal ve tarihi zenginliğimizi sizlerle paylaştım. Hatta bunlardan bazıları sizlerin de ilk defa gördüğü yerlerdi. Şimdi biraz da yönümüzü Doğu’ya çevirelim ve Anadolu’nun Doğu’daki görülmeye değer hazinelerini yakından inceleyelim.
İlk olarak Ani Harabeleri’nden başlamak istiyorum. Ani’yi iki defa gezip görme fırsatım oldu. İlki yıllar öncesine, üniversite zamanlarıma dayanır. Doğu Ekspres’in popülerleşmediği, dolayısı ile Kars’ın ve Ani’nin de sadece meraklı olanlar tarafından bilindiği zamanlara 🙂
Abim ile doğuya doğru uzun bir otostop turuna çıkmış yollarda unutulmaz anılar yaşamıştık. Özellikle gün içinde Ani Harabeleri’ne ulaşmaya çalışırken başaramayıp geceyi Kars’ın bir köyünde geçirmek zorunda kaldığımız o günleri unutamıyorum. O anılarımı yol hikayeleri olarak daha sonra paylaşacağım 🙂
Kars’a bağlı Ani Harabeleri tam Türkiye-Ermenistan sınırında yer alıyor. Öyle ki antik kenti gezerken sınırı çizen Arpaçay’ın hemen ötesinde Ermenistan topraklarını görmek mümkün. Burası uzun yıllar boyunca yoğun ticaret faaliyetlerinin kendini gösterdiği, Ortaçağ’ın şehircilik, mimarlık ve sanat açısından gelişiminin tüm zenginlik ve çeşitliliğinin bir arada görüldüğü çok kültürlü bir İpek Yolu yerleşimiydi. Kenti gezerken dönemin zenginliğini, sanatını ve pek çok medeniyetin izlerini kalıntılarda görüyorsunuz. Zaten ta ilk başta, kente girmeden önce karşımıza çıkan Orta Çağ’ın o ihtişamlı kale surları ve Aslanlı Kapı henüz içerisini görmeden bile insanda çok farklı bir yere geldiği hissini çoktan uyandırmaya yetiyor.
Büyük Katedral, Tigran Honents Kilisesi ve Abughamrents (Polatoğlu) Kilisesi gibi birbirinden güzel, olağanüstü taş işçiliğine sahip Ermeni kiliselerinin ve manastırlarının yanı sıra Selçuklular döneminden kalma Ebu’l Manuçehr Camisi, Aslanlı Kapı, Saray, Kervansaray, Hamam gibi yapılar bizlere Ani’nin bir dönemler önemli bir sanat, ticaret ve kültür merkezi olduğunu açıkça göstermekte.
Ebu’l Manuçehr Camisi’nin Anadolu topraklarında bulunan ilk Türk camisi ve şehrin en görkemli kapısı olan Aslanlı Kapı’nın duvarları üzerinde bulunan Sultan Alpaslan’ın kitabesinin Anadolu’nun ilk Türk kitabesi olduğunu ayrıca belirtmeliyim. Bu eserler Türk Anadolu Tarihi için çok önemli bir yere sahipler.
Geniş bir alana yayılan Ani’yi gezmek için en az iki üç saatinizi ayırmanız gerekir. Kenti doya doya gezmek, Arpaçay’ın o muhteşem manzarasının tadını çıkarmak ve yapıların olağanüstü işçiliklerini yakından görmek, sindirmek içinse bu süreyi artırmanız gerekecek.
Son zamanda Kars’a olan ilginin artmasıyla Ani de hiç olmadığı kadar popülerleşti. Yaz kış yerli yabancı turistleri bölgede görmek sevindirici. Fakat bir rehberden yapılar zarar görsün diye bazen Ermenistan tarafından dinamit patlatıldığını duymuştum. Peki fresklerin ve yapıların üzerlerine saçma sapan yazılar yazan, yapıların sağına soluna pisleyen bizim insanlarımızı ne yapacağız? Daha çok yolumuz, daha çok işimiz var. Anadolu’nun bu kültür hazinelerine çok daha fazla sahip çıkmalı ve onları korumalıyız.
Ani Harabeleri’ni görmediyseniz eğer mutlaka siz de rotaya eklemeli ve en kısa zamanda ülkenin bu diğer ucuna uzun bir yolculuğa çıkmalısınız. 🙂