Sevgili dostlar, daha önce Hitit İmparatorluğu’nun en etkileyici kutsal alanı Yazılıkaya Açık Hava Tapınağı’nı ve yine bölgeye çok yakın bir konumda yer alan Hititlerin dini merkezi Alacahöyük’ü sayfamda paylaşmıştım. Bu sefer de İmparatorluğun kalbine doğru, M.Ö 17.yy ile 13.yy arasında İmparatorluğa başkentlik yapmış dönemin en önemli merkezlerinden birine, bin tanrılı şehre, Hattuşa’ya yolculuk yapacağız.

Öncelikle Hattuşa, hakim bir konum üzerine yerleşmiş oldukça geniş bir antik kent. Aşağı ve Yukarı şehir olarak iki bölüme ayrılan kenti araba ile gezme, önemli yapıların yanında durup yakında inceleme imkanına sahibiz. İlk fotoğrafta gördüğümüz anıtsal yapı, şehrin simge kalıntısı Aslanlı Kapı’dır. Soldaki aslan orijinalinin kopyası, sağdaki ise orijinaldir. Ağızlarının açık olması aslanların gücünü ve koruyucu niteliklerini vurgulamak içindir. Yine Aslanlı Kapı gibi şehrin yukarı bölümünde yer alan 3.fotoğrafta görülen Yerkapı -ki tünel şeklinde olan bu kapı beni en çok etkileyen yapılardan biri- , 4.fotoğrafta görülen Sfenksli Kapı ve 5. fotoğrafta görülen Kral Kapısı kentin en önemli kalıntıları arasında. Sfenkli Kapı’nın orijinal olmadığını belirtmeliyim. Her iki sfenksin orijinali bugün Çorum Boğazkale Müzesi’nde sergilenmekte. 6.fotoğraf yukarı şehir bölümünden görülen manzara. 7.ve 8. fotoğraflar antik kenti gezerken beni en çok heyecanlandıran, Kral Sarayı’nın olduğu bölümden. Böylesine sarp kayalarla korunan, muhteşem bir manzaraya sahip yerde de zaten başka bir yapı olamazdı 🙂

Çorum’un Boğazkale ilçesinde yer alan Hattuşa Antik Kenti’ni görmediyseniz eğer, ilk fırsatta görmenizi tavsiye ederim. Hatta Hattuşa, Alacahöyük ve Yazılıkaya üçgeninde yapılacak olan bir tarihi tur, sizlere Hitit dünyasının kapılarını fazlasıyla aralamaya yetecek tarihi zenginliği sunacaktır 🙂