Sevgili dostlar, kadim Anadolu topraklarında yaptığımız tarihsel yolculuğumuzda rotayı yine Hitit coğrafyasına kıralım istedim. Daha önce başkent Hattuşa ve Yazılıkaya hakkında görseller ve bilgiler paylaşmıştım. Fakat Alacahöyük olmadan olmaz. Gelin, zamanında tarih kitaplarında ismini çok duyduğumuz bu antik kentin, Anadolu tarihi ve arkeolojisi için ne anlam ifade ettiğine birlikte yakından bakalım.

Çorum’un Alaca ilçesine bağlı Alacahöyük, Cumhuriyet tarihinin ilk milli kazı çalışmalarının yapıldığı alanlardan biri. 1935 yılında Atatürk’ün özel emri ve desteği ile başlayan Alacahöyük kazılarında bu zamana dek dört farklı uygarlık ve binlerce tarihi eser açığa çıkarıldı.

4. uygarlık katı Geç Kalkolitik dönem M.Ö 2600’den M.Ö. 5000’lere kadar uzanmakta ve ilk uygarlığı yansıtmaktadır.

3. uygarlık katı Eski Tunç Çağı’dır. (M.Ö 2500-2000) Alanda keşfedilen bu döneme ait Eski Tunç Çağı Kral Mezarları, Alacahöyük’ün en önemli arkeolojik buluntuları arasındadır. İçerisinde değerli eşyaların yer aldığı dört yanı dikdörtgen mezarlar, Hitit kültürüne kaynaklık eden Hatti Uygarlığının aydınlanmasında da çok önemli bir yere sahip.

2. uygarlık katında (M.Ö 2000-1200) Hitit Dönemi’nin yapılarını ve yüksek sanatını görmekteyiz. Alacahöyük, Hititlerin en önemli kült(dini) ve sanat merkeziydi. Örenyerine girişte bütün görkemi ve etkileyiciliğiyle sizi karşılayan Sfenksli Kapı ve çevresindeki kabartmalar işte bu döneme ait. O dönemde sfenkslerin çevreyi kötülüklerden koruduğuna inanılıyordu.

1. uygarlık katı ise (M.Ö 650) Hellenistik, Roma, Bizans, Selçuklu-Osmanlı dönemleri ile temsil edilmektedir.

Alacahöyük, Hattuşa’ya ve Yazılıkaya’ya oldukça yakın bir konumda. İyi bir planlamayla bu üç yeri araba ile bir günde detaylı bir şekilde gezmek mümkün. Ayrıca örenyerinin hemen yanında çıkarılan pek çok eserin sergilendiği küçük ama güzel bir de müze var.

Siz de mutlaka burayı rotaya eklemeli ve en kısa zamanda görmelisiniz.

Çünkü Atatürk’ün dediği gibi, “Bir vatanın sahibi olmanın yolu, o topraklarda yaşanmış tarihi olayları bilmek, doğmuş uygarlıkları tanımak ve sahip olmaktan geçer.”